Selülit Tedavisi
Selülit ağırlıklı olarak kadınların sorunu olmakla birlikte, kilo alan ve androjen hormon eksikliği veya yetmezliği olan erkeklerde de görülebilir.
Selülit bilindiği gibi şişmanların sorunu değildir, zayıflarda da görülebilir. Oluş nedenleri arasında, cilt altı bağ dokusunda engebeli görünüme yola açan gevşeklik, ödem (su tutulması) genellikle genetik yatkınlığı olan kişilerde ve sıklıkla hormonal sikluslarımızla ilişkili olarak, mikrodolaşımın bozulması, bununla ilşkili olarak cilt altı yağ tutulumunun artması ve yağ lobüllerinin arasının sert fibröz kapsüllerle çevrelenmesi, dolayısıyla bir kısır döngü şeklinde birbiriyle ilişkili çok sayıda mekanizmayla ilişklili bir hastalıktır.
Ayrıca selülitin evreleri de vardır. Sadece deriyi iki parmak arasında sıkıştırınca veya kasları kasınca portakal kabuğu şeklinde ortaya çıkan görünüm varsa evre I, normal pozisyonda iken görünüyor ancak, kasları kasınca çukurluklar oluşuyorsa evre II, hem çukurluklar hem de sertlikler var ve ağrılıysa evre III olarak değerlendirilir.
Selülitin tedavisinde, oluş sebeplerini düzeltmeyi hedefleyecek şekilde bir yol izlemek buna göre kombine bir bakım uygulamak önemlidir. Bu yüzden selülitin tek bir tedavisi yoktur. Hiçbiri tek başına yeterli sonuç vermez. Uygulanan başlıca yöntemler; LPG ile lenf drenaj masajı, elektrostimulasyon (ESM- Quantum-Caci) ile hem kasları hem de bağ dokusunu uyarma, benzer şekilde biraz daha güçlü olarak bağ dokusunu uyaran ve cilt altı yağlanmayı azaltan radyofrekans ve infrared tedavisi, iğneli işlemlerden mezoterapi ve karboksiterapi olmaktadır.
Bu sayılan yöntemlere ek olarak özel beslenme programı ve ağızdan alınabilecek bazı gıda takviyeleriyle selülit tedavisi içeriden de desteklenmektedir. Şayet diyet eğer tek başına yapılacak olursa istenilen bölgeden yeterince yağ kaybetmediğimiz gibi bir de yüzümüzden, göğsümüzden kaybedebiliriz. Bu nedenle bölgesel uygulamalar yapılırken diyetle desteklenirse istediğimiz yerlerden kilo vermemiz daha kolay olabilmektedir.
Tedavide olmazsa olmazlardan biri olan ve selülitin en önemli sebebi olan dolaşım bozukluğunun giderilebilmesi için uygulanan lenf drenaj masajı şarttır. LPG masajını özellikle biz dermatoloji uzmanlarının tercih etme nedenimiz, endermoloji bilimi ile ilişkili olduğunu bilmemiz ve FDA onayı almış olmasıdır. En önemli nokta bu masajın kesinlikle ehliyetli kişilerce uygulanmasıdır. Aksi halde ciltte sarkmalara, kalçada düşüklüğe veya selülitlerde artmaya neden olabilir. Bilinçsiz ellerde uygulanan el masajlarının bile uzun dönemdeki sonuçları ne yazık ki selülitin daha da kötüye gitmesine neden olabilmektedir. Masaj sonrasında hemen uygulanan mezoterapi ve karboksiterapi ile sonuçlar çok daha iyi olabilmektedir. Çünkü işlem öncesine dolaşımı düzenlemiş ve toksinlerden arındırılmış olabilmektedir.
LPG nasıl etki yapmaktadır?
LPG uygulamaya alınan bölgelerde kan dolaşımı ve lenfatik dolaşımı arttırmakta, metabolik atıkların atılımını kolaylaştırarak doku drenajı sağlamakta, mevcut fibroz bantları serbestleştirerek deriye esneklik kazandırmaktadır. LPG uygulaması ile deriden kasa kadar tüm cilt altı dokuların yeniden şekillendirilmesi sağlanır.
Estetik amaçlı uygulama alanları
- Selülit tedavisi
- Vücut kontur düzeltmeleri ve lokal inceltmeler sağlayabilmek
- Sarkık derinin tonus ve elastikiyetini arttırabilmek
- Karboksiterapi ve mezoterapi ile kombine kullanım
- Liposuction sonrası iyileşme sürecini hızlandırma ve düzensizlikleri ortadan kaldırabilmek.
LPG uygulamaları nasıl yapılmaktadır?
Tedavi sırasında her hastaya özel uygulama çorabı giydirilmektedir. Seans sayısı 10-20 seans arasında değişmektedir. LPG tedavisi tamamen ağrısız olmasının yanı sıra hastada stres azaltıcı ve rahatlatıcı etkilere sahip olabilmektedir. Her bir seansta uygulama 35 dakika sürmektedir.
*2 ay süreyle 15 seans uygulanır.
MEZOTERAPİ
Mezoterapi kelime anlamı derinin orta tabakasının tedavisi demektir. Ancak bu kelime ile günümüzde anlaşılan ise; deri içine tedavi veya estetik amaçlı ilaç verilmesidir. Tarihi geçmişi 200 yıl öncesine dayanan çok eski bir yöntem olup; ilk zamanlar kulak çınlamalarını prokainle giderebildiğinin anlaşılmasıyla kullanılmaya başlanmış sonraları estetik tıp uygulamaları ilave olmuştur.
Günümüzde özellikle vücuttaki lokalize yağlardan kurtulmada, selülitin tedavisinde veya cilt gençleştirme ve saçları besleme amaçlarıyla sıkça uygulanmaktadır. Ayrıca fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanları tarafından ağrı gidermek amacıyla da kullanılmaktadır.
Mezoterapi yönteminde, selülit olan bölgeye özel tabancası aracılığıyla çok ince bir enjektörle cilt altına, dolaşım düzenleyici olarak prokain, gingko biloba, buflomedil kullanılırken, yağ parçalayıcı olarak ise sıklıkla fosfatidil kolin (soya), karnitin, kafein, enginar özü gibi daha bir çok özellikli ilaçlar kullanılmaktadır. Son olarak cildi yapılandırıcı olan ilaçlar ise organik silisyum, c vitamini, karışık vitamin ve aminoasitlerden oluşan kokteyller kullanılmaktadır. Seans aralıkları kişiden kişiye değişmekle birlikte haftada 1 olup; 4-10 seanstır.
KARBOKSİTERAPİ
Bu yöntemin asıl çıkış noktası bir ortamın oksijensiz bırakılmasının (hipoksik ortam), o ortama kan gelmesini tetikleyerek yani dolaşımın hızlanarak oksijen getirmesinin o bölgedeki yağ hücrelerinin kullanılmasını, dolayısıyla yağ dokusunun azaltılmasını sağladığı görüşüdür. Bu düşünceyle şekillenen tedavinin, karbondioksit gazının masum oluşu ile uygulama konusunda güven vermesi de etkili olmaktadır.
Çünkü vücudumuz karbondioksit gazına zaten alışıktır ve bu gazı ya akciğer ya da böbrekler üzerinden rutin olarak atar. Nasıl etki ettiğine gelince; cildin altına ince bir iğne aracılığıyla karbondioksit gazının verilmesi öncellikle o bölgeye kan akışını hızlandıran daha da önemlisi dolaşımı düzenleyen bir mekanizmayı tetikler. Bu sayede kanın birinci görevi olan oksijen taşıma işlemi başlamış olmaktadır. Karbondioksit verilen bölgeye gelen kanın bu bölgedeki karbondioksiti alıp yerine oksijen bırakmasıyla yağ hücrelerinde yağ yakımı başlatılmış olmaktadır. Elbette böyle bir işlem yapılırken lokal olarak incelme veya sıkılaşma olabilmektedir. Ayrıca oksijenlenen hücreler canlanmakta ve cilt sıkılaşmakta, ciltte çatlak (stria) olan bölgelerde iyileşebilmekte, ciltteki gerginlik artabilmekte ve bir yandan hücreler daha fazla yağ yakabilmektedir.
Ayrıca bu iki yöntem dışında doğru beslenme ve takviye edilecek ağızdan alınan vitamin ve mineraller, önerilen spor biçimi (ağır sporlardan kaçınmak ) ve bol sıvı tüketimi başarılı olabilmemiz için gerekenler arasındadır. Bazı vitamin markalarının dolaşımı düzenleyen, bağ dokusunu onaran, ödemin çözülmesine destek olan, yağ yakımını arttıran, kilo kontrolünde etkili olabilen ürünleri de vardır. Gotu kola, piknogenol, grape seed extract, gingko biloba, CLA, tonalin, L-carnitin, krom-pikolinat gibi içerikler bunlar arsında sayılabilir.
kaynak:Uzm.Dr.Betül Şengör - www.cildiminsagligi.com'dan alınmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder